Yerköy Mutlu Son
Yerköy Mutlu Son
“Okumakta zorlanıyor musun ?” Miranda yavaÅŸ yavaÅŸ kitabı indirdi ve donuk gözlerle ona baktı. Yerköy Mutlu Son “Pardon?” “Zorlayıcı cümleler mi var?” Miranda ona bakmaya devam etti. “BaÅŸladığından bu yana bir sayfa bile çevirmedin.” Miranda sesli bir ah çekti ve büyük bir kararlılıkla sayfayı çevirdi. Yerköy Mutlu Son “İngilizce mi, Yunanca mı?” “Pardon?” “EÄŸer Yunancaysa, okuma hızının sebebini anlayabilirim.” Miranda’nın dudakları aralandı. “Demek Yunanca bilmiyorsun, ” dedi Turner omuz silkerek. “Ben Yunanca okuyabiliyorum, ” diye geveledi Miranda. “Evet, ve bu çok dikkate deÄŸer bir baÅŸarı.
” Miranda ellerine baktı. Kitabı o kadar sıkı tutuyordu ki eklem yerleri beyazlaÅŸmıştı. “TeÅŸekkür ederim, ” dedi yavaşça. Ama Turner hemen hemen saslınü bitirmemiÅŸti. “bir kadın için pek olaÄŸan deÄŸil, sence?” Miranda onun bu sorusunu göz ardı etmeye karar verdi. “Olivia Yunanca okuyamıyor, ” dedi Turner söyleÅŸi havasında. “Olivia’nın Yunanca metinler okumaktan baÅŸka bir iÅŸ yapmayan bir babası yok, ” dedi Miranda başını kaldırmadan.
Yerköy Mutlu Son
Yeni açtığı sayfanın başındaki sözlere konsantre olmaya çalıştı ama önceki sayfayı okumayı bitirmediği için çok anlam ifade etmiyorlardı. Aslen önceki sayfayı okumaya başlamamıştı bile. Okuyormuş şeklinde yaparak eldivenli parmağıyla kitabın satırlarını takip etti. Ona fark ettirmeden bir önceki sayfaya geri dönmesinin mümkün olmadığının farkındaydı. Gerçi çok da fark etmiyordu, çünkü Turner ona bakarken pek de okuyabileceğini sanmıyordu.
Çok zor bir durum olduÄŸuna karar verdi. Hem sıcak basmıştı bununla birlikte bir titreme hissediyordu. Yerköy Mutlu Son Bir de bu herifin varlığı onu bütünüyle sinir ediyordu. Turner’ın onu baÅŸtan çıkarmakla ilgilenmediÄŸinden kesinlikle emindi. “Özel bir yetenek olmalı.” Miranda dudaklarını emdi ve kafasını kaldırıp ona baktı. “Ne?” “Gözlerini kımıldatmadan okumak.” Miranda yanıtlamadan önce üçe kadar saydı. “Bazılarımızın okurken dudaklarının kıpırdaması gerekmiyor, Turner.”
“Tam üstüne bastın Miranda, içinde bir yerlerde hâlâ bir cevher bulunduÄŸunu biliyordum.” Miranda’nın tırnakları oturağın içine geçti. Bir, iki, üç. Saymaya devam et. Dört, beÅŸ, altı. Sinirlerine sahip olmak istediÄŸinde bu hızda elliye kadar sayması gerekiyordu. Turner, Miranda’nın belli bir ritmde hafifçe başını sallarken bir yandan da öfkesinin arttığını görüyordu. “Ne yapıyorsun?” On sekiz, on dokuz – “Ne?” “Ne yapıyorsun ?” Yirmi. “Son derece sinir bozucu olmaya baÅŸladın, Turner.” “bir tek ısrarcıyım.” Sırıttı. “Siz insanların bu özelliÄŸi takdir ettiÄŸini sanıyorum. Åžimdi söyleki, ne yapıyordun? Çok tuhaf bir biçimde başını sallayıp duruyordun.








Son yorumlar